9 Şubat 2011 Çarşamba

Cansu'nun Kolu

bırak
:(
hııh
ühü
üste çıkamazsn
senin susmana gerek yok
duyamıyorum
hnoob
noob
lolser
fail
cansuya tepkilerm
bana el hareketi çekme
"sana tepkm bu" diynce
cansu yüzünden
senden ötürü
senden ötürü
bence de
ben dalga geçebilirm ama böyle
başkaları okur
sana gülerler
anlamazsn
ağlama
noob
aaaa
blog
öle biişi vardı
sn yazıo musn
hayır
yazmalyız
ehm..
konuşmuyorum, ses çıkartabilirim.. evet şeyma :D
gizli bişi yok gençler herkes sesimden tiksindği için yazıoyrum
öle bişi yok
sesimi sevmiosnz zaten
seim iğrenç şu anda
iğrenç işte
ÜHÜ
kimse beni sevmioirmek
evet

çok yalnızım
(U)
ah
botnu
boynum yazcaktm
yazamadm
nunu bot deme
şeyma burda :P:P
çığlık? :D
öle bişi yok
kolunu cimcirsem
kurt o
b
işaret dili diil be
el salladm :D
mal?:P
blog a yazcam
onlar okumuyo zaten
yok
komple bunu
copy paste
gamze sıcak çkolatanasldı
fu noob
koluma vurma
bastırma
ben susunca siz de susmayn
ama
sizin sesnz kısk diil
çok güzel
cansu
ağzımla yapamicaım şeyler : lol oynamak, gitar çalmak, iltifat etmek, hatta hareketi aynen yaopıcam ama
çünkü "konşcak halm yok" dedm, sen de "ama lol oynicak haln var" dedn ben de içimden "nalaka" dedm dışmdan da "cansu nalaka" dedm
biraz
çok diil
esprili evet
ama kötü esprler
ühü
:(
(U)
:(:(
;(
mutsuz olnca ağlıyo oluo
göz kırpma = ;)
ağlama = ;(

al kırdın
aaa
daha karpuz kescektk
çayını içip kalkma
bi çaymızı içseydn
fln
HEYYY
geri gelcek yani
wuhuu
cansunun okuması yok
o yzden rahatladm
şu anda
"nası bi insansın" ı nerde okudun?
anam konşmayı unuttu
ama baırır şmdi

20 Ocak 2011 Perşembe

Denge noktası

Bilgisayar oyunlarında RPGerin ayrı bir yeri vardır.. HEr türlü hikayeyi geçtim, adam akıllı bütün hepsinde partiyi dengelemeniz gerekir.. Yok kızlar birbirini kıskanır yok dövüşçü büyücüden hazzetmez yok okçu savaşçıya laf sokra bilmemne.. Kolay yöntem anlaşamayanları beraber almayıp kafa dinlemektir, zor yöntem ise hepsini bir arada tutup bu sayede en yüksek yararı sağlamaktır..

Şimdi gerçek hayat, ve küçükten büyüğe gidiyoruz.. Arkadaşlarınız birbirini sevmek zorunda değil (:O).. senin biriyle iyi anlaşman, senin iyi anlaştığın başka birinin de onunla iyi anlaşacağı anlamına gelmez (cümleye gel).. Peki burda zor yöntem, herkesi bir arada tutmak mümkün mü, değil.. Denemeyin.. Zaten niye deniyorsunuz ki? Nasıl saçma bir fetiştir "bütün arkadaşlarım bir anda yanımda olsun".. (dipnot: sonisphere de, hayatımdaki en yakın erkek arkadaşlarımla beraber dürümcüye gittiğimiz o akşamı asla unutmayacağım.. Aral, Can P., Hasan Can ve Kerem isimleri de, sölemeden olmaz)

O zaman taktik şu: herkesle ayrı ayrı buluşmak! Ben bir dahiyim! Zaman mı? O da ne?

Çok iyi bir arkadaşınızla geçirdiğiniz zamanı kayıp olrak görüyorsanız....

Şimdi geniş bakıyoruz bu sefer de.. Okul, sosyal hayat ve uyku diyelim dengelememiz gereken şeylere.. Misal tam şu anda sosyal hayat için uykudan feragat etmekteyim.. Sınavlara çalışmak için sosyal hayattan feragat etmeliyim (ahahaha sanki cidden yapıyormuşum gibi oldu).. Şimdi bu denkleme kafa dinlemeyi ekleyin: ben şahsen okuldan kısıp eklerim.. Şimdi buna zorunlu aktiviteleri (yemek, giyinmek vs) ekleyin.. Ben uykudan feragat ettim.. Şimdi buna hobinizi ekleyin: benim müzik için sosyal hayattan feragat ettiğim zamanalar olmadı değil ("abi yarın stüdyo var eve gidip çalışmam lazım").. Peki şimdi bu denkelmerlin kendi içinde de parçaları olduğunu düşünün: sevgili için arkadaşlardan kısmak (saçma da olsa), ya da tam tersi.. Sosyal hayat için sosyal hayattan kısmak..

Elimizdeki zamanın yetmesi mümkün değil.. Uykuyu denklemden çıkartmalıyız.. Ya da siz çıkartmalısınız.. Ben uykuyu severim, rüya filan oluyo atraksiyon oluyo..

---------

Hayatımda ilk kez birinden ciddi ciddi nefret ediyorum.. İlk kez bir kıza şiddet uygulamak istiyorum.. Ama bunu yapmayacağım, çünkü ben o kadar alçalmam.. ANCAAAAAK, bir daha o kızla mümkün mertebe görüşmem, selam vermem, ve diyelim ki aynı ortamda bulunmamız gerekti... Acayip laf sokarım, ama şakalaşma vs. amacıyla yaptığım zamanki kendmi tutarak değil.. "Oha ne korkunç tehdit" di mi? Bilmiyorsunuz :)

Benle kavga etmesi zordur, bir insanı gıcık etmek için tam o anda ne yapılması gerekirse yaparım..

Karşıma çıkmasın..

----------------

Evet bu seferki saçmalama da bu kadar, herkese iyi geceler, Sina daha facebookta bişiler paylaşır sanırım, ona iyi eğlenceler :P

Şarkı: Emre Altuğ - Sev Diyemem (ne alaka)

18 Ocak 2011 Salı

5 yıl sonraki bana mektup

Hala hayatta mısın lan? Bu demek oluyor ki 2012'de hiçbişi olmamış, en olaylı doğum gününü geçirmişin :P senden bu 5 yıl içinde yapmanı istediğim şeylerin listesini yaptım, bak bakalım kaçını yapmışsın:

1) Müzikle uğraşmaya devam; gitarı sallasan bile bas çalıyo ol, bi grubun olsun
2) ya bir üniversite daha okumuş ya da 4 senelik iş deneyimin olmuş olsun.. malum hayat zor, 25 yaşında artık gelecekteki işine hazır olman lazım yavaştan..
3) aral'la hala görüşüyor ol, ha nye görüşmeyesin de, ben uyarıyim..
4) sporu bırakmamış ol, genlerin şişko senin vallahi toparlak olursun.. bu süreçte bi de six pack çıakrtırsan ne hoş ama boşver, yazları havuz kenarı için kasarsın 1 ay önceden :P
5) askerliği aradan çıkart.. kısa dönem yap.. ama komando olmuş, çatışmaya girmiş ol.. "eheh biz kantinde kaat oynadık çılgın askerlik yaptık" olmasın askerlik hikayelerin..
6) en az bir, tercihan iki dövmen olsun.. biri zaten fenrirle alakalı bişiler olmalı.. diğerine de sisuyla alakalı biş yazdır şık olsun..
7) sisu'yu unutmayıver :P
8) sağ elinde bi yüzük olsun.. oha deme, bi abi sözü dinle.. nolur nolmaz, nişan iyidir.. baskı da yok..

Evvet sanırım bu kadar.. Bu mektubu okuduktan sonra yapmanı istedğim şeyler:

1) git ayçayla oyna
2) bas gitar çal 1,5 saat
3) şu anda çok yakın olduun insanları ara, küssen barış..

12 Ocak 2011 Çarşamba

Scott Pilgrim vs. LoL

Scott Pilgrim vs the World adlı çizgi roman serisini mutlaka okumalısınız.. Çocuğun karakteri, şaşkınlığı, ve yaşanan olayların uçukluğuna rağmen kimse tarafından yadırganmaması mükemmel.. (spoilerımsı kısımlar) kızın oğlanın rüyalarına girmesi çok güzel, oğlanın ufak detayları hatırlamaması çok güzel, anlatılan olayların saçma detaylarına takılması çok güzel, epik bir dövüşçü olması çok güzel, bas gitar çalması çok güzel, her şey güzel kısaca.. (spoilerımsı kısımların sonu).. Fİlmini de izleyin, çizgi romanlarını da okuyun.. Cidden bu çocuğun o saçma mutlu gülümsemesini dövme yaptırabilirm.. Ya da ramona'yı :P

LoL adlı oyundan nefret ediyorum.. Oynarken çok eğleniyorum gneelde, ama bazen öyle olaylar oluyor ki yapımcısından, bu oyunu test edenden, "çok güçsüz bu hero" diye ağlayandan, hepsinden tiksiniyorum..

Zamanımı çalmasından nefret ediyorum..

Evet, 2 haftadır bişi yazmadım çünkü tatildi.. Nalakası var, okul gibi blog da mı tatile giriyo, demek öyleymiş, tatilde yazılamıyomuş; hiçbirimiz bir Tuna Kiremitçi, bir Ayşe Arman değiliz ki yazmak için tatile çıkalım..

Bu 2 haftada noldu? 1 hafta Uludağda çok eğlendim, 2 gün İstanbulda çok eğlendim.. Ama uyuyamadım.. Ben neden geç yatıoyrum, neden erken yatamıyorum, neden tatil günleri bile sabah erken kalkmak için bir sebebim oluyo, artık canım sıkılmaya başladı.. BU dönem sabah az dersim olsun diye dua etmekteyim (kime neye)..

Kime/neye demişken, rusça dersinin muafiyetine giricem yaklaşık 10 saat sonra.. Şu anda ok yaydan çıktı, benim yapabileceğim tek şey olan sabahın köründe kalkıp (ühü) okula gidip sınava kadar bakmak.. Sınavı hazırlayan ve okuyan hocaların iki düşüncesi olabilir;

- bu çocuklar rusçayı öğrensin, bak muafiyetten 90 alamasın dersi alsın
- zaten son ders, muafiyete girio, demek ki geçmek istio, geçirelim

2. sesi dinlemelerini ve kolay hazırlamalarını rica ediyorum.. Çünkü rusçadan çok sıkıldım.. Patamuşto ya nelyublu ruski yazık..

Peki hayatımda yeni, güzel ve bahsetmeye değer hiç mi olay yok? Yok..

Müzik yapmak istiyorum.. Örneğin bir gün sabahtan akşama kadar hiç rahatsız edilmeden ve hiç işim olmadan bas gitar çalmak; ama cık, mümkün değil.. Öyle bi sıkkınlık mevcut içimde..

Ve bu yazımızın rüyasına gelirseek :P fantastik 2 tane rüyamdan şekil olanı anlatcam, diğerinde duş, kızlar fln var (hayır spaık değilim, anlatsam günlerce dalga geçilir o yüzden anlatmıyorum).. 2. rüyamda Yedek Polisler filmindeki (spoiler) filmin başında öle polislere benzeyen (spoiler) bir polisim.. Çatıdan atlamalar, fantastik hareketleri geçtim.. Bİz bir odayı korumyoruz, benim elimde bir sniper tüfeği var, karşıdaki adamda havan topu ve el bombaları var.. Havan topunu neyse ki bırakıp bu korumaya çalıştığımız odaya el bombasıyla intihar saldırısı düzenlemeye çalışıyor bu kişi.. Adamın çatıdan aşağıya koşmasıyla başlayan anı 1239706125313 farklı şekilde tekrar tekrar yadaşım, her birinde farklı sonuçlarla.. (Kuantum fiziği kısmı da bu rüyanın içinde, şanslısınız).. Örneğin birinde adamı tutmaya çalışmama rağmen adamın el bombalarını içeri atmayı başardı, ortağım öldü; ama diğerinde tüfeği namlusundan tutup adamın göğsüne çakıp indiriyorum.. Böyle de saçma rüyalar işte..

Neyse, 2 haftadan sonra bu mu lan dencek bir yazıyla döndüm..

Şarkı: Robbie Williams - Cursed

27 Aralık 2010 Pazartesi

Bir delinin zırvalamaları

O kadar çok akıl hastalığı tanımı uydurulmuş durumda olmasına rağmen tamamen "sağlıklı" olduğunu iddia eden insanların sayısı o kadar çok ki.. Ufak tefek şeyler farkedilmese bile ciddi "hastalık"ların semptomlarıdır aslında tıpta; bir insanın sürekli ellerini yıkaması takıntıdır misal..

Peki ciddi olayların aslında teşhisinin konmasının imkansız olduğunu hiç farketmiş miydiniz? Bu ne demek şimdi? Şu demek, "hastalık" olarak belirlenen şeylerde bize teşhis koyulması imkansız.. Yani ben eğer hastaysam benim hastalığımın adının konması mümkün değil.. Örnekleyelim:

Bir şizofren, şizofren olduğunu bilmez.. O zaman bizim şu anda yaşadığımız her olayın gerçek olduğuna nasıl garanti verebiliriz? Belki de şizofren akılımızın uydurduğu bir şeydir "en değerli anı"mız..

Kafasından kendine "arkadaşlar" yaratan bir insanın, yarattığı karakterlerden birisinin onu tedavi etmeye çalışan doktorun kendisi olmadığını nasıl bilebiliriz?

Bu olay nerden çıktı; insan aklının kendi kendini kandırmaya yetisi olduğunu ve arada sırada buna çabaladığını düşünüyorum.. Bu düşünce de bir rüyadan çıktı aslında; ama rüyanın tamamını ve olayların nedenini hatırlamıyorum.. Hatırladığım kısmında ise beynimin "iyi" tarafı, benim desteklediğim taraf bir bilgiyi korumaya çalışmakta (inception anyone?).. Ve beynimin bu yanı tam bilgi çalınmak üzereyken birini yakalıyor..

E o kişi de beynin bir başka yönü? Kendi kendinin savunmasını aşan bir sistem mi yarattı? Değişik olan bir nokta da, yakalanana kadar farketmesem de yakalandıktan sonra izlediği bütün adımları biliyor olduğumu farkettim.. E peki bu durumda;

a) bu bilgi illaki çalınacaktı, çünkü savunanın bütün bilgilerini biliyordu saldıran
b) bu bilgilerin çalınması mümkün değil çünkü savunan, saldıranın her hamlesini biliyor
c) her ikisi de aynı anda doğru..

Ve evet cevap bence c şıkkı.. Tamamen bir tesadüf sonucu rüyamda oluşan sonuç oldu, adam yakalandı.. Yakalanmayabilirdi de.. Rastgeleliğin doğanın bir parçası olduğunu biliyoruz; peki düşüncelerimizin rastgele oluştuğunu hi düşünene olmuş mudur?..

Yani yeni oluşan fikirler birinin diğerinden daha "zeki" olmasından değil de daha "şanslı" olmasından ise?

Birinin diğerinden daha "yaratıcı" olması tamamen talihle ilgiliyse?..

şarkı: tolga çevik ve özer atik - yalan sanırım..

23 Aralık 2010 Perşembe

Özür ve açıklama

2 gündür yazamıyorum, çünkü farkl ısebeplerden eve geldiğimde yazcak durumda olmuyorum.. Bu sebeple üzgünüm, hayır sanki çok okuyanım varmış gibi oldu ama önemli olan o az sayıdakine değer vermek.. (gibi bişiler)

21 Aralık 2010 Salı günü hayatımın fiziksel olarak en kötü günü olabilir.. İnanılamz bir baş ağrısı yaşadım bütün gün.. Buna ek olarak burada ismini telaffuz etmekten çekinmediğim "Ahmet Sina Bağcı" adlı arkadaşımın "olm snowboard yapcaz bacak antremanı lazım" diye bana yaptrdığı antrenman sonucunda bacaklarım resmen tutmuyordu.. Şimdi bu iki olay şöyle birleşiyor:

Adım atmak işkence, oturup kalkmak işkence.. Buna ek olarak her adımda beyin "sallanır" gibi olduğundan o adımı atmak isteyip, attığına hem sevinip hem pişman olma durumunu yaşadım.. Çok acayip evet.. Peki bunun üstüne 12 saat okulda kalıp proje yapınca insanda kafa kalır mı? Kalmaz, kalmadı da netekim..

Bir de insan hasta olunca sıradanlaşıyor cidden.. Ben boyutuma göre oldukça fazla yerim, ve soğukta üşümem.. O salı gecesi ise bir orta boy pizza bitiremedim ve dışarı çıkınca üşüdüm.. Bu cümleden "ukala" yerine "ay yazık" sonucunu çıkartın..

-------------------------

Bunun dışında doğumgünüm oldu ve bir kez daha doğumgünlerini önemsememek gerektiğini anladım.. Çok fazla önemseseydim gelmeyen insanlara, kutlamayanlara takılacaktım, ama hiç önemsemeyince dünyanın en eğlenceli doğumgünlerinden birini yaşadım :) yaşatanlara teşekkürler, o gün gördüğüm (ve görmediğim ama düşündüklerini bildiğim) herkesi çok seviyorum, iyi ki varsınız..

------------------------------------------

Evet 20 oldum.. Hayır bir çöp değişmedi.. Dağılın..

-----------------------------------

Projemizle ilgili beni eğlendiren noktalar: kurduğum matematiksel modelin doğru olması.. Hocaların "değiştirin" demesi.. Değiştirince "bu böle olmaz şöle olur" diye eski halini sölemeleri.. Ve son olarak da adam akıllı bir sezgisel üretmiş olmak.. Geliyorum Martello, tahtına göz diktim.. Facebook'ta da daha fazla arkadşım var..

--------------------------------

Bu aralar gitarı iyice boşladım.. Çünkü bas çalışmaya başladım yeniden.. Bas solo enstrüman (teşekkürler Şeyma) olamaz diyenler halt etmiş arkadaşlar.. Öğrenin, doğaçlama yapabilir hale gelin.. Dizinizden indirmek istemediğinzden sevgilinizle kavga etceksiniz.. Sonra sevdiğiniz şarkılara eşlik edin, müziğin bir parçası olun.. Sonra çok zor şarkıları çalın, ve "oha parmaklarım nası görünüyodur acaba" diye düşünün.. Evet sığ bi insanım :P Bu olay için örnek playlist:


Muse - Muscle Museum
Placebo - Meds
Muse - Hysteria
Muse - New Born
Dream Theater - Home
Rush - YYZ
Dream Theater - Dance of Eternity


Bu şarkıları peşpeşe, mükemmel bir şekilde ve yorulmadan çalan kişiden ders almak istiyorum, bu kadar da net konuşuyorum.. Ben Dance of Eternity'nin sonuna gelebildim, sonra tekledim.. Solosu zaten yok :)..

Evet şimdilik bu kadar, uzun bi aradan sonra uzun yazmamı bekleyenlere burdan "hahahahahahaahahahaaahhh" demek istiyorum :D

şarkı: Two Steps from Hell - To Glory
gitar: yok artık bas var, bi süre..

19 Aralık 2010 Pazar

Kadın Erkek Zırvalamaları

Öncelikle kadınların giysi tanımlamaları hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.. Bayanlar, siz bir giysinizi, akssuarınızı tarif ederken hiç yardımcı olmuyorsunuz.. Bu nerden çıktı? Şurdan; ablam benim annesinin evine gönderip bir ayakkabı getirmemi istedi.. Sırasıyla tarif:

Ayakkabının yeri..
Ayakkabının markası..
Markanın ayakkabının neresinde yazdığı

Şimdi, ben dikkatli bir insan olduğumu düşünmeme rağmen o 5 dakikalık yolda markanın ismi aklımdan çıkmıştı, görünce hatırladım.. Biz erkekler markayı aklımızda tutamayız.. Biz pratik bilgiler istiyoruz.. Örneğin bir ayakkabı için bu bilgiler:

1) Renk..
2) Topuklu mu değil mi..
3) Tokalı mı çıtçıtlı mı ne şekil kapanıyo bu meret..
4) Kutusunun rengi..

Marka isimleri, yabancı kelimeler (straplez örneğin; "askısız" işte, straplez ne?) bizim aklımızda kalmıyor.. Lütfen bizi zorlamayın, "Mango'dan straplez elbise aldım" demeyin, "siyah askısız elbise aldım" deyin..

-------------------------------------

Aslında üstünde pek fazla düşünmesek de karşımızdaki insanın "mükemmel bir şekilde ortalama" olamsını isteriz.. (bu terimi ben uydurdum, ama kesin vardır bir yerlerde - perfectly average).. Ne çok uzun, ne çok kısa, ne çok şişman ne çok zayıf.. Şimdi başlığa da ithafen bunu kadınlar için örneklemek istiyorum..

"Kadın dediğin ele gelir" diye seviyesiz bir laf var, ama erkekler arasında çok kullanılır (bir erkeğin itirafları).. Bu laftaki doruluk payı şu: yeni moda olan iskelet gibi, kemikleri gözüken kızları kimse beğenmez.. Zayıflık iyi bir şey değildir.. Çekici olan şey sağlıktır, kilonun boydan 30 birim az olması değil.. Çöp bacak, batan kemikler, gözle görülen eklemler, bunlar çekici şeyler değil..

Evet aslında o kadar da çok açıdan incelemedik, çağımızın rahatsızlıkları anoreksi ve obezitenin kadın-erkek ilişkilerine etkisini tartıştık.. Ve böyle diyince cidden seviye biraz yükseldi..

O diil erkekler hakkında bi tek "çok fazla kaslı olmasın ama çok da zayıf olmasın" dışında bir sonuca ulaşamadık; sanırım bizi dış görünüşümüz için değil başka bir şey için seviyolar..

şarkı: bugün klip izlemelsiniz: önce Apocalyptica - Not Strong Enough ve aynen kaldığı yerden Apocalyptica - Broken Pieces
gitar: ne zamandır gitar yazmıyorum, bunun sebebi TOBB ETÜ'nün özel hayatıma tecavüz etmiş olması.. Ama bu demek değil ki gitarı elime almıyorum, sadece egzersiz yapmıyorum.. Egzersizlere en kısa zamanda dönücez..

-------------------

arkadaşlar zayıftan kastım iskeletor, sıfır et, sadece kemik.. yukarda net olduğunu sanıyodum ama değilmiş.. SIFIR ET, KAS, YAĞ.. kastım bu..

kısa boylu erkekler de iğrençtir, allah belalarını versin, evde kalsınlar, soyları tükensin..

şimdi izninizle balkondan atlıyorum..