19 Kasım 2010 Cuma

This one goes out to...

Devasa bir sahendesiniz; arkanızda onlarca müzisyen var, karşınızda ise onbinlerce seyirci..

6 saattir çalıp söylüyorsunuz; ama daha bir 6 saat daha söyleyebilirsiniz.. Seyirci her şarkıya eşlik etmiş, sesler çatlak ama bağırmaya devam ediyorlar..

Son şarkının vakti gelmiş.. Setlist hazırlarken "aman bunla kapatalım iyi olur" diye üstünde 5 dakika düşünmediğiniz şarkının, herkes evlerine giderken dillerine dolanacak şarkı olduğunu fark ediyorsunuz..

Şarkı değiştirmek mümkün değil.. Eğer bu konser sizin konseriniz olsa, hangi şarkı son şarkı olurdu?

------------------

Sinemada çok iğrenç konseptli bir reklam var.. "Rutin" adlı bir film, bizim hayatımız, ve bu filmin aldığı "profesyonel" eleştiriler..

Öncelikle, benim hayatımı bir profesyonel eleştirme gereği duyuyorsa ben birşeyleri doğru yapıyorumdur; geçelim..

Ayrıca, rutinden kaçmak için Afrika'ya giden ey düz adam, oraya her yıl giden binlerce turistten farkın ne? Bir ülke fazladan gördün diye hayatın rutin değil, etrafındaki onlarca insandan ayrısın, düşüncelerin ve duyguların bir anda çok önemli oldu diye bir düşünce olmaz, olmamalı; geçelim..

Fakat bu reklam konusunda akılda kalması gereken bir tek soru var..
"Hayatın bir film olsa, izlenmeye değer miydi?.."
Bu soruya gönül rahatlığıyla "evet" diyebilecek insanlar o kadar az ki.. Bir film olsa izlenmeyecek bir hayata sahip olduğunun bilincinde olmayanlar da benzer ölçüde şanslı..

Peki ya bunun farkında olanlar ve değiştiremeyeceğini bilenler?.. Buna rağmen yaşamak ya da "farklı bir son" yazmaya çalışmak arasında gidip gelirler..

Şarkı: R.E.M. - The One I Love

1 yorum:

  1. 2 gündür kafamda çalıp duran şarkıyı oraya yazman bi tesadüf mü yoksa bugün mırıldanıp duruyo muydum? şaşırdım.

    YanıtlaSil